Eldesnet Eldeş Köyü
Konya Ilgın Eldeş Köyü Eldesnet

eldeslinurettinsermetiyicanuckac

 

  ELDESNET MAKALELERİ

 

 Eldeşli Eğitimci Nurettin Şermet
Türkiye  Eldeşli Eğitimci Nurettin Şermet hocamızın Eldeş Köyü ve Öğretmen İyican Üçkaç makalesi.
 Bu sayfalarda yer almasını istediklerinizi e-mail ile gönderebilirsiniz.

 

 

 MAKALE

 

 Eğitimci Nurettin Şermet hocamızdan Eldeş Köyü ve Öğretmen İyican Üçkaç 04.08.2010
Eldeşli Eğitimci Selahattin Şermet  
 Eldeş Köyü ve Öğretmen İyican Üçkaç.
 Bizim çok şanslı bir kuşak olduğumuzu düşünüyorum. Başta Mustafa KOÇ öğretmen olmak üzere öğretmenlerimiz sık sık değişse de çok kaliteli ve değerli öğretmenlerin okulumuzda görev yaptıkları düşüncesindeyim. Bunlardan birisi de İyican UÇKAÇ öğretmendi. Eldeş’ te kısa bir süre görev yapan İyican öğretmende bir yıl da ben okumuştum. Okulumuzun iki uzun dersliği vardı. Ayrıca müdür odasından bozma bir sınıf daha ilave edilerek üç sınıfa çıkarılmıştı. Mustafa öğretmen genellikle birinci sınıfları okuturdu. Büyük dersliklerden birisinde 2.3.sınıflar, diğerinde 4.5. sınıflar birleştirilmiş sınıf olarak, müdür odasından bozma sınıfta da birinci sınıflar bağımsız olarak eğitim yapılırdı. Selahattin Şermet Eldeş İlköğretim Okulu
 Yanılmıyorsam 1966–1967 yıllarıydı. Ben 5.sınıftaydım. İyican öğretmen o yıl bizim sınıfı yani 4.5. sınıfları okutmuştu. İyican öğretmen gerçekten farklı bir öğretmendi. Benim üzerimde de derin izler bıraktı. Giyimi, kuşamı, konuşması, insani ilişkileri, öğrencilere yaklaşımı, ders işleyişi kısaca her şeyiyle farklı bir öğretmendi. Onun hiç ütüsüz pantolon giydiğini görmedim. Çok temiz ve düzgün giyinirdi. Okula hiç tıraş olmadan, kravat takmadan gelmezdi. Okul dışında da farklı idi.
 O kahveye gitmezdi ama boynunda fotoğraf makinesi ile amatör bir fotoğrafçı gibiydi. Küçük radyosu çok zaman boynunda asılı olurdu. Zaman zaman bizim eve de misafir olarak oturmaya gelirdi. Babamla çok samimi idiler. O zamanlar biz çocuktuk. Bildiğim hatırladığım kadarı ile bekârdı ve TIP öğrencisi idi. Eskişehirli olduğunu sanıyorum. Çok aydın ve çağdaş bir öğretmendi belki doktordu. Bizleri yetiştirmek için çok gayret gösterirdi. Tatillerde memleketinden dönüşlerinde çuvallar dolusu kitap getirirdi ve bizlere dağıtırdı. Okuduğu yabacı dille yazılmış broşürleri de bize verirdi. Okuyamadığımız için resimlerine bakardık. Muhtemelen turizm dergileriydi. Değişik ülkelerin turistik ve tarihi eserlerini gösteren dergilerdi. Aynı zamanda yardım severdi. Yine memleketinden getirdiği çuvallar dolusu giysiyi, önlüğü ihtiyacı olanlara dağıtırdı.
 Onun çok sevdiği hobileri vardı. Birisi FOTOĞRAF diğeri UÇURTMA idi. Çocuk gibi uçurtma yapar Eldeşin rüzgarlı semalarında uçururdu. Eldeş’ in hiç eksik olmayan güz rüzgârlarında okulun önünde, yani Eğrek yerinde o müthiş uçurtmasını bizlerin de yardımıyla uçururdu. Çünkü uçurtmanın kuyruğu o kadar uzun olurdu, öyle büyük bir uçurtma olurdu ki birkaç kişinin yardımıyla ancak uçurulurdu. O zamanlar köyde kahveden başka vakit geçirecek bir ortam da yoktu zaten.
 İyican öğretmen de zaman zaman o üzerinde büyük harflerle ELDEŞ KÖYÜ diye yazdığı uçurtmasını uçururdu. Uçurtma dedimse öyle çocuk uçurtması değildi elbette. Çapı en az bir metre vardı. En az üç ayrı renkte naylondan ve çok sağlam çubuklar ve ipler kullanarak yapardı. Uçurtmanın ipi adamı asacak kadar sağlam olurdu. O uçurtmayı havalandırınca öyle yükseğe çıkardı ki köyün her yerinden görünürdü. Bir keresinde uçurtmanın ipinin bağlı olduğu ağaç tutamağından iki elimle tutturup bırakınca uçurtma beni en az bir iki metre havaya kaldırdı ve bir kaç dakika öylece uçurtmanın ipine asılı kalmıştım. Daire şeklindeki kâğıdı ortasından delip ağaç tutamaktan geçirirdi. Kağıt ipin üzerinde kayarak en az 50–60 metre yüksekteki dev uçurtmaya kadar döne döne giderdi. İyican öğretmen yaşam tarzıyla, anlayışı, kültürü, yetişme tarzı ile farklı bir insandı. O şehirde şehir kültürü ile yetişmiş, iyi eğitim almış birisi idi. Ama Eldeş’i de sevmişti galiba. Köyden ayrıldıktan sonra da epeyce babamla mektuplaştıklarını biliyorum.
 İyican öğretmen okulun batısındaki göçmen evlerinin birisinde otururdu.(İyican öğretmenin oturduğu evin sahibi Göçmen Ali Aga idi. Ali Aga ve ailesi Bulgaristan ya da Yugoslavya’dan gelen göçmen ailelerindendi. Ali amaca sabahları evinin önünde oturur tulumunu kucağına alıp yanık yanık çalardı. Biz başına toplanır okul zili çalıncaya kadar onun tulumunu dinlerdik. Sonradan bizim köyden Bursa’ya göç ettiklerini duymuştum. Bu arada göçmen Ali amcayı da anmış olduk) İyican öğretmen haftada bir iki kez sabahları okulun bahçesinde olan öğrencilerden kim varsa evin önüne çağırırdı. Küçük ibriğinden başına su döktürür sık sık saçlarını yıkardı. Ama başına sürdüğü köpüren sıvının ne olduğunu çok merak ederdik. Bu bol köpük çıkaran sıvının şampuan olduğunu tabi biz yıllar sonra öğrenmiştik. Pantolonu her zaman jilet gibi ütülü olurdu. Pek ceket giymezdi. Genelde mont giyerdi. Köy yeri olmasına rağmen ayakkabısı hiç boyasız olmaz, pırıl pırıl olurdu. O ne biçim ayakkabıydı öyle uçları çivi gibi sivriydi? O yıl İyican öğretmenin bizim köydeki görevinin de bittiğini sanıyorum. Zaten ben de öğretmen okuluna başlamıştım o yıl. Gittikten bir süre sonra bize asker kıyafetleri içinde bir resmi gelmişti. Sanırım askerliğinin kalan kısmını yedek subay olarak yapmıştı.
 İyican öğretmen hayatımda unutamadığım insanlardan birisidir. İnternetten ismini birkaç kez sorguladım ama onun ismine hiç rastlayamadım maalesef. Şimdi nerdedir, ne yapıyordur bilmiyorum. İyican öğretmen senin gibi bir öğretmenim olduğu için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ayrıca bizlerde emeği olan Mustafa KOÇ öğretmen, Hasan TARTAR, Mehmet TATLI ( Mehmet öğretmenin müzik derslerinde çaldığı mandolinin sesini unutmak mümkün mü? Sesi de çok güzeldi. Müzik derslerini dört gözle beklerdik.), öğretmenlerin hepsine çok teşekkürler. Onları minnetle ve şükranla anıyoruz. Hiç birini unutmadık.
 Not; Bu yazı tabiî ki henüz ben (Nurettin ŞERMET) ilkokul 4-5.sınıfta bir çocukken edindiğim gözlemlerimden ve yaşantılarımdan hatırladıklarımdır. Eksiği, fazlası olabilir.
Amaç köyümüzden gelip geçmiş, hizmet etmiş insanları hatırlamak, hatırlatmaktır. İnternet ortamında bu fırsatı ve imkânı yaratan değerli kardeşim Beytullah beye de teşekkür ederim.
 
Nurettin ŞERMET
Konya 04.08.2010
Eldesnet olarak Eğitimci Nurettin ŞERMET hocamıza, kıymetli Eldeşli ağabeyimize çok teşekkür ederim.
Benim yaptığım eğitmen İyican UÇKAÇ hakkında araştırmalarda:
Askerliğinin bir bölümünü Eldeş köyünde eğitmen olarak yapan İyican öğretmenin esas mesleği diş doktorudur. İstanbul'da ikamet etmektedir.
Derleyen: Beytullah YILDIRIM

Bu Makale: Eldesnet tarafından 04.08.2010 Tarihinde Yayınlanmıştır. Web: https://eldesnet.tr.gg
Facebook: https://www.facebook.com/groups/124620934216887
Bu Makaleyi Pdf Olarak İndirmek için BURAYA tıklatınız.
 Faydalı olması temennisiyle.

 

  FOTOĞRAFLAR

 

 Görüntüler
   
 Fotoğrafları daha büyük görebilmek için üzerine tıklayınız.

  ELDESNET KURULUŞ: 1997

Her hakkı ELDESNET'e aittir. Kesinlikle izin almadan kısmen veya tamamen kopyalanamaz ve yayınlanamaz.
E-Posta: Tasarımcı ve Yayıncı: Beytullah YILDIRIM
ELDESNET © 1997 - 2020

Eldesnet Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın.
 
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol