Eldesnet Eldeş Köyü
Konya Ilgın Eldeş Köyü Eldesnet

eldesliibrahimorucibisemmi

 

  UNUTULMAYANLAR

 

 İbrahim ORUÇ İbiş Emmi
İbrahim ORUÇ İbiş Eldeş köyü  Mehmet ile İmin den olma hicri 1304 miladi 1886 Eldeş köyü doğumlu İbrahim ORUÇ namı diğer İbiş emmi. Gazi, İstiklal madalyası sahibi, bir fiil üç farklı cephede savaşmış bir kahraman Osmanlı Türk askeri. Tam 16 yıl çok zor koşullarda Yemenden Erzuruma, İstanbul'dan Afyon'a Atatürk ile İnönü ile askerlik yapmış savaşmış bir yiğit.
Oğlu İsmail DOĞDU ve kızı Safinaz ile 2010 yılında İsmail amcanın evinde İbiş Emmiyi konuştuk. Oğlu babasını İbiş emmiyi anlattı hatırladığı kadarı ile bende bu Eldeşlinin hayatını sizlere ulaştırmaktan mutluyum. Aşağıda oğlunun naklettiği İbiş emminin askerlik hatıraları var zaman ve olaylar farklı olabilir. Ben anlattığı şekilde özetle sizlere naklediyorum.
 
 İlk olarak askere Sarıkamış'a gitmiştir. Osmanlı Rus savaşının çıkması ile takviye kuvvet olarak iklimin en sert kar kış koşullarındaki Erzincan Erzurum üzerinden Sarıkamışa gitmiştir. Çok çetin iklim koşullarında sınırlı erzak yetersiz donanım ve kıyafetle Rus savaşına katılmıştır İbiş emmi. Sarıkamışta İbiş emminin Üç yıl süren güneydoğu askerliği bu koşullarda Ruslar ile yapılan savaş kaybedilmiştir. İbrahim Oruç eşi Güllü Oruç
 Açıklama:
 "Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914), I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında Sarıkamış'da gerçekleşmiş, sonucu Osmanlı İmparatorluğu tarafı için büyük bir başarısızlık ile sonuçlanan bir askerî manevradır."
 
 Sarıkamış'ın ardından kutsal toprakların müdafası için Yemen'e gönderildi. Yemen'e yürüyerek altı ayda vamışlar. Yemen'den sonra San'a ya gönderildi San'a çölünde askerlik yaptı. Sana'da harbe katıldı. Sana da cephede yaklaşık olarak yedi yıl kaldı. Aç, susuz, üstte başta yok ağır iklim koşullarında zor yıllar. Ayaklarında çarık hatta açlıktan çarıklarını yiyenlerin olduğu söylenir. Ölen katırların etlerini yemek zorunda kalmışlar. İngilizlerin mütareke sonunda çekilmesi ile geride bıraktığı askeri depolarındaki erzak dahi komutanların ikazına ramen zehirli olma ihtimalini düşünmeden asker tarafından yendiğini naklediyor.
 Yemen San'a da iki Eldeşlinin karşılaşması: İbrahim ORUÇ ile Niyaz ELDEŞ İki Osmanlı askeri gubette tabi sen nerelisin derken iki Eldeşli birbirini bulmuş. Tanışana kadar birbirlerini gördükleri halde bilememişler. Sakallı Mehmet in oğlu İbiş ile Hacı Memiş in oğlu Niyaz birbirleri ile karşılamışlar. Hemen kucaklaşmışlar ağlaşmışlar. İbiş emmi çantasından çıkardığı bir parça kuru ekmeği aç olduğunu iyi bildiği kayını Niyaz a vermiş açlık yokluk işte. Daha sonra farklı yerlere dağıtım oldukları için ayrılmış iki Eldeşli. İkiside yıllar sonra köyde Eldeş'te sağ salim tekrar bir araya geldiler.
 Açıklama:
 "Halk arasında Yemen cephesi adıyla da anılır. I. Dünya Savaşı boyunca Osmanlı Devleti 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistandaki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 7. Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı. Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu. 1916 yılında İngilizlerin kışkırtmasıyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanlı Kuvvetlerine karşı ayaklandı. Mekke Şerif'i Hüseyin, bağımsızlığını ilan etti. Yemen'de İmam Yahya Osmanlılara bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı. 1917 Şubatı'nda Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığı'na atanmak üzere, Şam'a gelen Mustafa Kemal Paşa, Hicaz'ın boşuna savunulmayıp boşaltılmasını istedi. Manevi sebeplerden dolayı bu istek uygulanmadı. Komutanlık ataması da yapılmadı. Bin bir güçlükle Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I. Dünya Savaşı sonuna kadar savunan 7. Kolordu, yaklaşık 300 bin şehit vererek yenilmiştir. Mondros Mütarekesi'nden bir müddet sonra, 23 Ocak 1919'da teslim oldu. Dönüşte kutsal emanetler İstanbul'a getirilmiştir."
 
 İbiş emmi Yemen'den sonra buradan gemi ile Osmanlı'nın payitahtı başkenti İstanbul'a gelmiş. Düzenli ordunun burada kargaşa neticesinde bozulması ile kendi iradesi ile köye dönmeye karar verir. Yürüyerek yayan İstanbuldan Eskişehir, sivrihisara kadar gelir. Kaçak konumundadır artık. Bağlarda bahçelerde bulduğu ile yer içer durumdadır. Buradan yine yürüyerek Afyon'a gelirler. Afyon'da ordu silah bırakanları toplama merkezi oluşturmuştur. Bu esnada Yunan Afyon'a dayanmış durumda girdiği köyleri rastladığı fabrikaları yakıp yıkmaktadır. Afyon şeker fabrikasıda bu talandan nasibini almış Yunan burayıda yakmıştır. İbiş emmi yanmış olan şeker fabrikasının bir tarafından girerek bir miktar şeker almış beraberindekiler ile birlikte şekeri paylaşarak yediklerini nakletmiştir. Milli mücadelenin en önemli cephelerinden olan Afyon'da tekrar silah bırakanlar ile birlikte orduya katılmış Başkomutan Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi diye bilinen savaşta yeralmıştır. Atatürk'ün komutanlığında Yunan kuvvetleri ile Kütahya Dumlupınar'da savaşmıştır. Üstün bir gayret ile yokluklar içerisinde elde edilen büyük bir zafer ile Yunan Anadoludan sürülmüştür.
 Açıklama:
 "Başkomutan Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaş. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılır. Kurtuluş Savaşı'nın kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın yıldönümü Türkiye'de ulusal bayram olarak kutlanmaktadır."
 
 Savaşın ardından başıboş kalan askerler arasıda İbiş emmide vardır. Yürüyerek tekrar Afyona dönmüştür. Buradan yürüyerek Akşehire gelmiş. Akşehiri bilmiş burası bizim memleket diye sevinmiş. Kaçak konumda olması nedeni ile ulu orta görünmeden tarlalardan kıyılardan yürüyerek geceleri yığınların içinde gizlenerek uyuyarak Ilgın kaplıcalarının üst kısmına gelmiş burayı tanıyarak burası Ilgın diye bilmiş. Hamamın üstünden, gavur değirmenin ordan yürüyerek tarlalardan Eldeş köyüne varmış.
 Eldeş köyünde evinin önünde kardeşi Şevket'in düğünü yapılıyormuş. İbiş emmi geriden bir bakmış bir düğün var herhalda bizim oğlanı everiyorlar demiş. Gizlice kimseye görünmeden baba evine ahırdan geçip samanlığa girmiş oraya yatmış. Birazda kendi kendine gahirlenerek yorgunluğun ve açlığın etkisi ile uykuya dalmış. Babası ve ailesi aradan geçen onbeş yılın ardından İbrahim'den umudu kesmişler. Ölüm haberi gelmemiş ama bu kadar zaman sonunda öldüğüne kanaat etmişlerdir. Sabah olunca İbrahimin babası hayvanlara saman almak için samanlığa geldiğinde büyük oğlu İbrahimi samanların içinde bitkin vaziyette uyurken bulmuş. Oğlum len İbrahim senmisin demiş benim baba kaçak geldim demiş. Orada hemen karagucak olmuşlar kucaklaşmış öpüşmüşler sevişmişler ağlaşmışlar. Babası ile eve çıkmışlar İbrahim ibirem geldi ibiş geldi demiş. Hayretle ve heyecanla birlikte halleşmişler.
 Düğün evi olan evde hep beraber düğünü yapmışlar. Altılı gilin Altılı o dönemin muhtarı İbrahimin babasını her fırsatta senin oğlun asker kaçağı diye neden kaçak geldi diye sıkıştırmaktadır. Muhtar Altılı kendisi kaçaktan rahatsızdır. İbiş yani İbrahim köydeki bu kaçak söylentilerinden ve baskısından bakmış olmayacak kendisi gibi kaçak olan emmisi ile birlikte Eldeşin koruluk alanına giderek saklanmak zorunda kalmıştır. Dere'de çitlerin içerisinde yatırlarmış. İbişin halası hem kaçak durumunda olan kardeşine hemde İbrahime gizlice azık, ekmek götürürmüş. İbiş ve amcasının ve benzer durumdaki pek çok kişinin kaçak durumuna düşmelerinin yegane sebebi mevcut bir devlet otoritesinin tam olarak olmaması ve ordunun kısmende olsa bozulmuş ve başıboş olması bozgunculuğun yaygın olmasındandı. Bu dönemde Eldeş ve çevresinde asker kaçaklarından oluşan başıboş eşkiya çeteler etkin durumdadır. Başıboşluktan dolayı çete bozmalarının kontrolüne geçen bölgede İbişin babası Sakal Mehmet'e köyde eza cefa etmişler konuşturmak için. Oğlun ve gardaşın nerede söyle bize teslim et diye. Bir gece vakti çete bozmaları gelerek İbişin babası Sakal Mehmet'i evinden alarak Eldeş'in ormanlık alanına götürmüşler. Elbiselerini soymuşlar iyice dövmüşler daha sonra gilik çalısı diye bilinen dikensi çalıya cılı cılbak oturtmuşlar. Kimi kime şikayet edeceksin devlet yok otorite yok. Eve dönen İbişin babası başıbozukların yapılanları ezadan dolayı ağlamış ağlamış ben oğlumun ve gardaşımdan sebep kepaze oldum diye. Beni dövdüler sövdüler eza cefa ettiler diye. Bu işin sonu yok gitsiler teslim olsunlar demiş. İbiş ile birlikte kaçak olan emmisi askerden gelirken yanında bir silah ve bir torbada mermi getirmiş yanında ama ne çare. Emmi yeğen çetecilere çaresiz gidip teslim olmuşlar. Tekrar orduya katılmışlar. Ortalığın sakinlediği bir dönemdir artık. Kurtuluş savaşının sonlarına gelinmiş. İbiş emmiyi o şubeden bu şubeye gönderiyorlar böylece zaman geçiyormuş. Böylece Kutuluş savaşının sona ermesi ile bir sonunda terhis edilmiştir.
 Sağ gözünün alt kısmında burnunun kenarında şarapnel yarasından dolayı bir büzüklük oluşmuştu. İstiklal madalyası olan İbiş emmi gazi maaşı almıştır.
 Asker hatıralarını anlatırken dizlerini toplar kendisini tutamaz hem ağlar hem anlatırdı. Eldeş'te ilibade olarak bilinen labada otunun yapraklarını askerde açlıktan çok yediklerini anlatırdı.
 İbrahim ORUÇ 16 yıl süren askerden geldikten sonra Güllü (Fadimana) ile evlenip, Safinaz, Mehmet (Nevzat), İsmail, Tülay, Hanim isimlerinde beş çocuğu olmuştur. Eldeşte uzun yıllar rençberlik çiftçilik yapmıştır. Ölümüne on yıl kala gözlerini kaybetmiş kör olmuştur. Son yıllarını karanlıkta geçirmiştir.
 Burada yer alan bilgileri bize nakleden oğlu İsmail ORUÇ İbiş emminin hatıralarını teyp kasetine kayıt etmiştir fakat kaset daha sonra farklı şekilde kullanılmış o kayıtlar günümüze ulaşmamıştır.
 İbrahim ORUÇ 1978 senesinde 92 yaşında Eldeş köyünde hak vaki olması ile vefat etmiş yine Eldeş köyü mezarlığına defnolunmuştur.
 Allah (c.c.) İbiş emmi yani İbrahim ORUÇ tan razı olsun, gani gani rahmet eylesin. Amin. Bir Fatiha'yı çok görmeyin.
 
 Not: Yukarıdaki bilgilere eklemek veya düzeltmek istediğiniz her türlü katkı için sayfalarımız açıktır. Lütfen bilgi için sitemiz ile iletişime geçiniz.
Derleyen ve araştıran: Beytullah YILDIRIM 06.12.2010
Kaynaklar: İsmail Oruç, Safinaz

 

 

  KAYNAKLAR

 

ELDESNET  Sayfa bilgisi ve kaynaklar:
İbrahim ORUÇ'un fotoğrafı oğlu İsmail ORUÇ'tan alınmıştır.
Bu sayfanın hazırlanmasındaki katkılarından dolayı Safinaz ve İsmail ORUÇ'a teşekkür eder, katkılarının devamını dilerim.
İbrahim ORUÇ ibiş emmi hakkında bize iletmek istediğiniz hatıra, bilgi ve resimleri sayfamızda memnuniyetle yer vereceğim.
 Sayfa kaynağı: Beytullah YILDIRIM
 Sayfa ekleme : 14.02.2004
 Sayfa yenileme: 2020
 Fotoğrafları büyük görmek için üzerine tıklayınız.
 Duygu ve düşüncelerinizi ziyaretçi defterine yazabilirsiniz.

  ELDESNET KURULUŞ: 1997

Her hakkı ELDESNET'e aittir. Kesinlikle izin almadan kısmen veya tamamen kopyalanamaz ve yayınlanamaz.
E-Posta: Tasarımcı ve Yayıncı: Beytullah YILDIRIM
ELDESNET © 1997 - 2020

Eldesnet Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın.
     
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol